Ne de olsa sanal

Ülkemiz 2007 yılları itibariyle sosyal medya organlarıyla ve fırtınasıyla tanışmaya başladı. İlimiz ise bu sosyal medya fırtınasına 2009 yılı itibariyle ısınmaya, ardından 2012 yılı itibariyle yediden yetmişe herkes tarafından dillenir hale geldi. Sosyal medya facebook, twitter gibi büyük siteler ile mesaj, fotoğraf ve video gibi paylaşımlarla popüler hale geldi. Ülkemizde gezi olaylarıyla ve 17 aralık süreciyle sosyal medya organlarının kısıtlanmasıyla ilgi daha da tavan yaptı. İnternet bağlantısına sahip her hangi bir birey sosyal medya sitelerinden en az birine üye ve aktif olarak hafta da bir kere de olsa üye olduğu siteye giriş yaparak ülke ve dünyadaki gelişmelerden, çevresindeki insanlardan haberdar oluyor.

Sosyal medya bilindik sosyal ortamlardan biraz farklılık gösteriyor. Neden mi? Çünkü bazı insanlar gerçek sosyal ortamda bir insanın yüzüne söylemekten utanacağı sözleri çok rahatlıkla sarf edebiliyor. Bu haddini aşarak argolu ve küfürlü konuşmaya kadar varıyor.Bazı insanlar da tanımadığı insanlar hakkında da yorum yapmayı vazife biliyor. Bir kişiliği tanımadan o kişilik hakkında yapılan olumlu veya olumsuz görüşler ileride ettiği ifadeyi pişman eder hale getiriyor.

Sosyal medyayı insanlarımız olumlu yönde kullandığında faydalı oluyor. Olumluk kıstasından bahsettiğim ise bu sitelerin kuruluş amacı olan daha fazla insana ulaşmaya, yıllardır görmediğin arkadaş ve dostlarınla irtibat kurmaya, mutluluk ve önemli anlarını arkadaşlarınla paylaşma amacındayken insanlar arasındaki huzurlu ortamı germe çabaları, ilişkileri yıpratma senaryoları olumsuzluklara yol açıyor ve bu faydadan çok insanlara zarar veriyor.

Sonuç olarak sosyal medyayı amacın dışında kullanmamak, gerçek hayatta yapmadığımız davranışları bu ortamlarda sergilememek ve mümkün olduğunca huzur ve barışı sağlayacak paylaşımlarda bulunmak hepimizin temennisi olmalıdır.

Habercilik Doğruluk, Güven ve Ahlak İster

Haberleri gazetelerde, radyolarda, televizyonda ve internet ortamında erişebiliyoruz. İnternet ortamında haberler ise diğer yayın organlarının bir adım önüne geçti. Anında bir çok insana ulaşılabiliniyor. Bu nedenle internet ve internet haberciliğinin önemi günden güne artıyor. Ancak habercilik, doğruluk ve güven esasına dayalı olduğunu herkes tarafından kabul edilmiş bir kavramlar olmasının yanı sıra ahlaklı da olması lazım.

Bir rekabet ortamında ve haberleri insanlara ulaştırırken ahlak kriterlerini de hesaba katmak lazım. Birileri memlekette bulunmuyor. Oturduğu yerden başkasının emeğini hiçe sayarak ya haberi takla atlattırıyor (yani üzerinde değişiklik yapıp) ya da aynen kopyalauıp yapıştırarak hem de izin almadan ve kaynak göstermeden haber yaptım diye böbürleniyor. Bu ne kadar ahlaklı bir davranıştır size bırakıyorum. Rekabet ortamında ahlak kurallarına uygun bir yarış içerisinde olmak lazım. Başkasının emeğini de gasp etmemek lazım. Umarım birileri daha dikkatli olur. Çünkü dünya hayatında verilmeyen hesap elbet ahirette verilir.

Transfer politikası

didier-drogbaBir Galatasaraylı olarak öncelikle dünya starı Didier Drogba’nın takımdan ayrılmasından dolayı büyük hüzün yaşadığımı belirtmek isterim. Drogba 1,5 senede Galatasaray formasıyla Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali, Süper Lig Kupası, Türkiye Kupası, Türkiye Süper Kupası ve Emirates Cup olmak üzere 5 kupa kaldırdı. Bu kadar kısa zamanda büyük başarılara imza attı. Yaş itibariyle çok tartışılsa da bence afrika kökenli oyuncuların fiziksel olarak diğer kıta oyuncularına göre üstünlükleri olduğunu kanaatinde olarak Drogba’nın en az 2 sene daha verimli olacağını düşünüyorum. Galatasaray’da kalsaydı nice kupalarda onunda emeği olabilirdi. Bunun yanı sıra saha içinde olsun saha dışında olsun takıma her manada katkıda bulunabilecek bir karakteri yerine dolduramayacağınızı bilginiz halde bu kararı almak ise düşündürücü.

Gelelim transfer polikasına. TFF’nin artık kimine göre Türk Futbolu’nu ileriye taşımak kimine göre Galatasaray’ın önüne ket vurmak düşüncesi olsun 5+3 kuralı kabül gördü. Galatasaray’da 4 yabancı ismin yeri garanti. Muslera, Melo, Sneijder ve Telles kadroda kemik yapıyı oluşturuyor. Sakatlığı sona gelen Bruma da takımda düşünebilir.Çünkü bonservisi için 12 Milyon Euro vermişsen bir futbolcu için değerini kaybetmeden ya elden çıkarman gerekir ya da takım için maksimum bir şekilde kullanman gerekir. Drogba’nın yerine hiç bir futbolcu dolduramaz ama ona yakın da olsa bir yabancı santrafor şart. Bu da afrika kökenli, atletik futbolcu olursa daha iyi olur. Galatasaray gol yollarında zaman zaman sıkıntı çekti ancak sezonun büyük bir kısmını kanatlardaki oyuncuların yoksunluğundan ve stoper mevkindeki oyuncuların formsuzluğundan yakındı. Santraforun yanı sıra kanatlara ve stoper mevkiine mutlaka birer çok kaliteli yabancı futbolcu transfer edilmelidir.

Galatasaray yine yapar yapacağını yavaş hareket eder alınacak iyi futbolcuları kaçırır.Az para vermek uğruna DÜnya Kupası sonrasını bekler.Bilmez ki alacağı oyuncu belki çok değerlenecek. Gelecek vaad eden belli bir çıtanın üzerindeki futbolcular daha önceden araştırılmalı ve zamanında transfer edilmelidir.